Koronavirüs salgınının birinci yılı tamamlanırken yeni bir süreç başladı. Türkiye haritası renklendi. Salgın, yedi coğrafi bölgeyi değiştirerek dört bölgeye düşürdü. Bölgeler de renklerle tanımlandı. Kırmızı, turuncu, sarı, mavi.
Bu zamana kadarki kurallara göre oluşan yaşam biçimi, yeni kurallarla yeni sürece giriyor. Mavi ve sarı bölgelerde bir rahatlama yaşanacak. Bunun salgının durumunu nasıl etkileyecek göreceğiz. Nasılsa deneme yanılma yöntemi kullanıyoruz.
Kırmızı ve turuncu bölgelerde tehlike devam ediyor. Fazla bir değişiklik yok. Cumartesi günü sokağa çıkma yasağının kalkması çalışanlar bakımından iyi oldu. Çalışanların kendilerine ait bir günleri kalmamıştı. Evden işe, işten eve; hafta sonu ev hapsi! Şimdi cumartesi gününü kendine ayırabilecek. Ancak çok dikkat ederek.
Bölgeler arasında bir yarış başlıyor. Renk kapma yarışı. Mavi bölge liderliği devam ettirmek için uğraşacak. Diğerleri de bir üst lige çıkmak için mücadele edecek. En alt ligde yer alıyoruz. İşimiz çok ve zor. Mavi ligine çıkmak için çok çalışmak gerekir. Olmaz mı? Sürpriz yapamaz mıyız? Neden olmasın!
Merkezi karar alınsa da valiliklere yetki verildi. Alınan kararların esnetilmesi, sıklaştırılması valiliklerin yetkisinde. Biliyoruz ki, karar almak yetmez. Karar alanların denetimlerini sürdürürken, yaşamı kolaylaştıran önlemleri almaları gerekiyor. Örneğin, kırmızı bölgede esnek çalışma bitirilmemeli, uygulamayan işyerlerinde de esnek çalışmaya geçilmesi gerekiyor. Esnafların mağduriyeti giderilmeli, yoksullara destek planlanmalı. Bu konuda neler yapılması gerektiğini yönetenler-yetkililer biliyor zaten. Önemli olan topu taca atmak için bahane aramasınlar.
Bizlere de görev düşüyor. Bir yıldır yaşam biçimimiz altüst oldu. İstemesek de bu yaşam biçimi alışkanlık yaptı. Bir süre daha dayanıp dikkatli olacağız. Sokaklarda iğne atsan yere düşmez görüntüsü yaratmayacağız. Meşhur “maske, mesafe, temizlik” kuralına uyacağız. Özellikle de ellerimizi sık sık yıkayacağız. Bireysel sorumluluklarımızı aksatmayacağız. Başkasını düşünmeyenler olabilir. İnsanlardaki bencillik duygusunu yok etmek kolay değil. Yani başkasını düşünmeyen kendisi için kurallara uymalı, dikkat etmeli. Böylece başkasını da korumuş olur.
Kırmızı ligde olmamızın sorumluları var mutlaka. Yasak olmasına rağmen binlerce insanları bir araya getirenler; bir araya gelmesini önlemeyenler asıl sorumlu olanlar. Bu tehlike bilindiği halde sağlığını (canını) tehlikeye atacak kadar sorumsuz olanlar da suçlu. AKP il kongreleri bittikten sonra genel kurallar serbest bırakıldı, katılım için en üst sayı belirlendi. Cenazeleri de göreceğiz. Umarım katılım sınırlamasına uyulur.
Orta ve Doğu Karadeniz olarak amatör ligdeyiz. Üst lige çıkmamamız için bir neden yok. Önce yöneten-yetkili olanlar görevini yapacak sonra halk. Aşı bakımında kırmızı ve turuncu bölgelere öncelik verilmeli; herkes bir an önce aşılanmalı. “Maske, mesafe, temizlik” kuralına güvenirsek bırakın kırmızı ligde kalmayı, liglerden atılırız.