Bayırköy, Mesudiye'nin yetmiş iki köyünden biridir. Ancak özellikleri olan bir köyüdür. İnce kabuklu cevizi ve deri peyniriyle isim yapmıştır.
Kabaktepenin batı yakasına sırtını vermiş, Harçbeli'ne doğru da yönünü çevirerek adeta özgüven depoluyordu. Batısındaki derin vadiye ise Melet ırmağı yerleşerek milyonlarca yıldır nazlı nazlı akışını sürdürüyordu.
Hemen kuzey batısında uzanan Topçam Baraj gölü ise bölgeye farklı bir özellik kazandırıyordu. Akdeniz ve İç Anadolu'yu Karadenize bağlayan tarihi dereyolu da bu bölgeden geçiyordu.
1973-1977 yılları arasında beş yıl ilkokul öğretmenliği yaptığım bu köyde eşim de sekiz yıl sağlık hizmetinde bulundu. Yüksek öğrenimimi bu köyde tamamlayarak Mesudiye Lisesine atandım. En güzel yıllarım bu köyde geçti.
Çocuklarım bu köyde doğdu. Bizim zamanımızda yol, su, elektrik, telefon ve televizyon gibi yaşamı kolaylaştıran hizmetler yoktu. Ama yine de mutlu olmayı başarabiliyorduk.
Kırdan kente göç kervanına Bayırköylüler de katılmış ardına bile bakmadan yollara düşerek soluğu İstanbul'da almışlardı. Tatlı dilli Güler yüzlü olan bu insanlar İstanbulda düğün salonlarına ve konferans salonlarına sığmıyorlardı. İstanbulda gittikleri yerlerden ses getiriyorlardı.
Bir ve beraberdiler. Komşuluk ilişkilerine özen gösteriyorlardı. Küskünlükleri, en çok bir gün sürüyordu. Çoğunun isimlerinin sonunda "ağa" sözcüğü geçiyordu. Sanki köyün yarısı ağaydı. ( Ahmet Ağa, Urfan Ağa, Kadir Ağa gibi.)
Diğer köylerde neredeyse bir yıkıma neden olan düğünler, bu köyde neredeyse bir sermaye birikimine dönüşüyordu. Adeta yarışla bahşiş veriyorlardı.
On yıllar önce İstanbul'a göçen Bayırköylüler, Ata topraklarını unutmuyor ve her fırsatta ziyarete geliyorlardı. Köyün muhtarı, dernek başkanı kim olursa olsun farketmiyordu. Her zaman her yerde birlik ve beraberliklerini sürdürüyorlardı. Aralarındaki kardeşlik hukukunu, siyasi farklılıklar da olumsuz yönde etkileyemiyordu. Onları bu özelliklerinden dolayı kutluyorum.
Birlik ve dayanışma ruhuyla köylerine çok güzel hizmetlerde bulundular. Beş yıl öğretmenlik yaptığım bu köy, yazdığım kitaplarımın çoğununda konusunu oluşturdu.
Şimdi de öğrendim ki köyün ulaşım sorununu çözmenin haklı bir gururunu yaşıyorlar. Yediden yetmişe İstanbul'dan Bayırköy'e dolmuşlar. Bayırköylüler, Sevinçlerini paylaşarak artırmayı ve acılarını da paylaşarak azaltmayı çok iyi başaran örnek bir toplumdur. Umarım diğer köylerimizdeki dernek yönetimleri ve muhtarlıklar, bu köyümüzü inceleme gereğini duyarlar.
Bizi gördüğünde gülerek selamlayan zurnacı Ali Karaca'nın:
" Öğretmen dedikleri,
Çay simit yedikleri,
Yüz metreden sayılır,
Kaburga kemikleri." dizeleri unutulacak gibi değildi.
Benim yaşamımda unutulmaz iz bırakan bu güzel insanları bağrıma basıyor, yediden yetmişe her birini sevgiyle selamlıyorum. Esen kalın.
YEKTA AYDIN BAYIRKÖY İLKOKUL ÖĞRETMENİ
Yorum yazarak Ordu Hayat Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Hayat hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Hayat editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Hayat değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Hayat Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Hayat hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Hayat editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Hayat değil haberi geçen ajanstır.