Süleyman Felek’in Büstü Nerede?

 “Süleyman Felek’in büstü nerede ve neden ortaya çıkarılmıyor?” sorgulaması tartışmaya neden oldu. Araştırmalar yapılıyor. Bir ilin kuruluş süreçlerinde “önder” konumunda olanlar hakkında yazılıyor. Yazan yazana… Belediye başkanı, vali… Kimler olmuş, ne demişler… kaynaklar, kaynaklar…

Biri bir kaynaktan yararlanıyor, yorumluyor… Bir başkası bir başka kaynak buluyor, yorumluyor… Sonra da yorumlar üzerinden bir tartışma ve en doğru olan üzerine iddialar başlıyor.

Tarihçi değilim ama tarihi süreci ekonomik, sosyal, kültürel durumlarını göz önünde tutarak değerlendirileceğini biliyorum.

Tarihi belgeler ve bilgiler önemli ancak belgelerin, bilgilerin kaynağı da önemli. Ulusal kuruluş mücadelesini nasıl değerlendireceğiz?  Kurtuluş savaşı verenlerin cephesinden mi yoksa saltanat cephesinden mi? 1. Emperyalist Savaşı nasıl değerlendireceğiz? Olaylar aynı, bakış açıları farklı…

Durum Ordu ilimizin tarihi bakımından da farklı değil. İddialar var. Arşivlere girenler belgeler bulabiliyor. Bilinmeli ki resmi kaynakların bir bölümü de o dönemin yöneticilerin bakış açısına göre kayıt altına alınmış olabilir. Bugün de yarına taşınacak belgeler de çeşit çeşit. Kimileri övgü dolu arşiv yaparken kimileri de olumsuzlukları da kayıt altına alıyor. Yarın bu belgeleri kullanırken hangilerini önemseyeceğiz? Bu nedenle dünü değerlendirirken de bunlara dikkat edilmeli diye düşünüyorum.

Bu kadar geniş girişten sonra somuta gelmekte yarar var. Ordu belediye başkanları ve diğer yöneticiler hakkında olumlu – olumsuz yazılabiliyor, tartışmalara neden olabiliyor.

Atanan Belediye Başkanları

Ordu’nun il olma öncesi ve sonrası süreçlerde “atananlarla” yönetildiği biliniyor. Osmanlı sisteminin işleyişi böyle. Cumhuriyetin kuruluş aşamasında da farklı olmamış. Ekonomik ve sosyal olarak egemen aileler var. Bir belediye başkanı ya da sorumlu belirlenirken bir “maraba” atanarak görevlendirilecek değil! O dönemde “güçlü” aileler içinden biri atanacak. Dikkat edilirse de belediye başkanları ve meclis üyeleri seçimle değil, atamayla belirlenmiş. İlk belediye meclisi üyelerinden biri de babamın dedesi Hacı Abdulkadir Ağa. O dönemde ne kadar “güçlü” aile varsa hepsi bir biçimde atanarak görevlendirilmiş. Belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin atamalarının sıralamasına bakıldığında “güçlü” aileler belli olacak.

1869 yılında Bucak Kaymakamlığı tarafından Belediye Başkanı ve Belediye Meclisi Üyeleri için Trabzon Vilayetinden yetki istenmiş. Dikkat edilirse “yetki” istenmiş. Sırayla; Hasan Ağa (1869-1870), İbrahim Ağa (1870-1871), Hasan Ağa (1871-1872), Baha Efendi (1873-1876), Hafız İbrahim Efendi (1876-1878), Kahraman Ağa (1879-1882), Katırcızade Mustafa Ağa (1883- 1893), Felekzade Süleyman Ağa (1894-1896), Tıflı Efendi (1897 – 1898), Felekzade Süleyman Ağa (1898 – 1902), Kahraman Ağa (1903- 1904), Hazinedarzade Osman Bey (1905 – 1908), İmamzade Hacı Şeker Efendi (1909 – 1912), Mardinos Şirinyan Efendi (1913-1914), Furtunzadee Yusuf Bey (1914  – 1926)… Günümüze kadar da belediye başkanları oldu. Atama yoluyla belediye başkanlarından sonra halkın oylarıyla da seçilen belediye başkanları ve meclis üyeleri oldu.

Nasıl Değerlendireceğiz?

Bugün seçimle belediye başkanlarını değerlendirmek istediğimizde farklı görüşler olacaktır. Bu doğal değil mi? Değerlendirmeyi neye göre yapıyoruz? Bu soruya verilen yanıt değerlendirmenin farklılığını da ortaya çıkarır. Parti farklılığı, işini yaptırıp yaptıramama, bireysel ve halk çıkarı gibi farklı konular değerlendirmede de farklılık oluşturur.

Atanmışları değerlendirirken daha dikkatli olmak gerekmez mi? Hem “güçlü aile” olacaksın hem de mülki idareyle iyi geçineceksin! Başka türlü belediye başkanı ya da meclis üyesi olarak atanamazsın. İlk belediye meclisleri atamalarında “kısmi demokratiklik” gözetilmiş. Türk, Ermeni, Rum nüfusuna göre meclis üyelikleri ataması yapılmış. Dedemin babası Abdulkadir Ağa’nın meclis üyeliği yaptığı ilk Belediye Başkanlarından İbrahim Ağa’nın (1870-1871) meclis üyeleri de Abdulkadir Ağa (dedemim babası), Bavli Ağa, Karaz Ağa, Katip Asım Efendi olmuş. Ordu’nun yapısına göre meclis oluşturulması da önemli işleyiş aslında. Dışlamadan, iç içe yaşamanın güvencesi yetkileri de paylaşmaktan geçer.

Bir Yıllık Başkanlar Da Var

Belediye başkanlarının çalışma sürelerine bakıldığında 1- 2 yıllık belediye başkanlıkları çoğunlukta. Bunun nedenleri o dönemin özelliklerine aittir. İç çelişkiler, başkan ile idare arasındaki çelişkiler belirleyici olmuştur. Seçimle değil atama olunca ipin ucu başkasında oluyor. Yetki savaşında ya istifa edilmiş ya da görevden alınmışlar.

Belediye başkanlıklarında (1926 sonrasını değerlendirmeye almadım) dikkat çeken üç kişi var. Biri on yıl başkanlık yapan Katırcızade Mustafa Ağa, ikincisi iki dönem başkanlık yapan Süleyman Felek, üçüncüsü de 12 yıl (1914-1926) belediye başkanlığı yapan Furtunzade Yusuf Bey. Hem Osmanlı döneminde hem de Cumhuriyet döneminde görev yapan, Ordu’nun önemli tarihi süreçlerinin de tanığı olan Furtunzade Yusuf Bey özellikle araştırılmalı diye düşünüyorum. Başkanların birbiriyle akraba oluşlarını da dikkate alınmalı. “Güçlü” aileler o dönemim özelliğine göre büyük toprak sahiplerinde oluşmaktadır.

Başkan olabilirsiniz ancak adınızın daha çok duyulmasını sağlayan yaptıklarınızdan, çok dönemin özellikleri belirleyici olabilir. Örneğin Katıcızade Mustafa Ağa 10 yıl, Furtunzade Yusuf Bey 12 yıl belediye başkanlığı yapmasına rağmen kısa kısa iki dönem belediye başkanlığı yapan Süleyman Felek’in adı öne çıkmış.

Belediye Başkanlarının Kabartma Büstleri OBB Önüne Yakışmaz Mı?

Tarihi süreç derken Ordu sokaklarının yeniden planlanması süreci Süleyman Felek’i öne çıkarmıştır. Plan Katırcızade Mustafa Ağa döneminde başlamış uygulanamamış. Şehrin planı yapılırken caddelerin genişliğine muhalefet edenler olmuş. Belediye başkanlarının baskı görmesi tartışmaları büyütmüş. Bugün tarihi değerlendirmeler yapılırken ortaya atılan iddialar da bu tarihi sürecin hassasiyetinden kaynaklanmaktadır. “Büst neden uygun bir yere konulmuyor ya da yeni büst yapılmıyor?” soruları gündem oldu. Diğer belediye başkanlarının da büstleri yapılırsa “yapılmasın” diyen de olmaz. Ancak Süleyman Felek’in bir farkı var. Biri, ileriyi düşünerek çizilen şehrin planının değiştirilmesine karşı mücadelesi; diğeri ise, büstünün yapılmış ve belediye önüne ve meydana konulmuş olması. En azından bu nedenlerle Süleyman Felek büstü ortaya çıkarılmalı, Ordu Büyükşehir Belediyesi önüne konulmalı. Bu görev de OBB Başkanı Hilmi Güler’in. Umarım 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçime kadar hem Süleyman Felek’in büstü ortaya çıkarılır, OBB önünde uygun bir yere yerleştirilir; hem de diğer belediye başkanlarının kabartma büstleri yapılır.  

Kendi Parasını Harcayan Başkan Ve Meclis Üyeleri

Yazımın başında değerlendirmeleri tarihin özelliğine göre yapmanın önemli olduğunu vurguladım. Bugünden bakarak, öyle değil de böyle yapılsaydı daha iyiydi diyemeyiz. Örneğin, Kemer Köprü’yü babamın dedesi Hacı Abdukadir Ağa’nın meclis üyesi olduğu dönemde parasını da başkan ve meclis üyelerinin karşılamasıyla yapılmasını nasıl değerlendireceğiz? Şu an başkan ve belediye meclis üyeleri ceplerinden harcama yapabileceğini düşünebilir miyiz? O zaman belediyenin bütçesi yok. Zaten “güçlü” aileler başkan ve belediye meclis üyesi yapılmasının nedenlerinde biri de buydu. Yani başkan ve meclis üyeleri cebinde harcama da yapmayı göze alıyorlardı. Zamanın şartları bunu gerektiriyordu.

Kaç Belediye Başkanını Anımsıyoruz?

Yakın tarihimize baktığımızda özellikle de “1970’lerden sonraki belediye başkanlarını hangi özellikleriyle öne çıkarırsınız, anımsarsınız?” diye sorsak alacağımız yanıtlar neler olur? Her belediye başkanının bir “ özel” anımsanma durumu mutlaka var. Ancak özellikle “yaşanabilir bir şehir” tartışması önemli. Süleyman Felek de “şehrin yeni planlanması” süreci nedeniyle tartışıldığı ve isminin öne çıkması gibi günümüzde de aynı özellikler nedeniyle isimler öne çıkabiliyor. Unutkan olsak da küçük anımsatmalar yeterli oluyor.

Eski fotoğrafları tarihi özelliklerine göre yan yana koyup değişimi film şeridi gibi gözümüzün önüne getirebiliriz.

Burada belediye başkanı ismi vermeyeceğim. Şehrin betonlaşması için “hizmeti” olmayan yok. Belediye hizmeti deyince “beton sevicilik” öne çıkıyor. Hizmet, ne kadar betonlaştırdıklarıyla ölçülüyor. Çok ayrıntıya girmeden birkaç “beton sevicilik” örneği vereyim. Sahilde Taşbaşı ve Zaferi Milli Mahallerinin denizle bağını koparan duvar binaların yapılmasına hangi belediye başkanı izin verdi?  Kumsalları yok eden ilk kazmayı hangi belediye başkanı vurdu? Dolgu geleneği hangi belediye başkanı tarafından başlatıldı? Şehrin dokusu olan tarihi, kültürel varlıkları bir bir hangi belediye başkanları tarafından yok edildi? Tarih yargılayıcıdır. Olumlulukları da olumsuzlukları da gün yüzüne çıkarır.

Geçmişten günümüze atanan, seçilen başkanlar oldu. Hangileri günlük yaşamımızda anımsadıklarımızdan?

Not: Süleyman Felek’in fotoğrafını Bahçelievler Mahallesi Muhtarı Nazım Felek’ten istedim, gönderdi. Teşekkür ediyorum. İnternette çeşitli paylaşımlar içinden birkaç seçme yaptım. Paylaşanlar çoktu ancak Hüseyin Naim Güney’in paylaşımları daha fazlaydı.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Coşkun Özbucak - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Ordu Hayat Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Hayat hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Hayat editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Hayat değil haberi geçen ajanstır.