“Ruhunu terbiye edemeyenin cismi zararlı bitkilerden sayılır.”
“Hiçbir hadise yoktur ki ibret ve istifadeyi gerektirmesin yalnız istifade etmek ve ibret olmak için akıl, fikir ve irfan lazımdır.”
“Sevilen adamın iyi olduğu şüpheye yer bırakmaz”
“Yardıma muhtaç olanlardan yardım isteğinde bulunmak tavşandan süt ummağa benzer.”
“Adalet, adaletli çalışmanın neticesidir.”
“Ezici kuvvet pâyidâr olmaz.”
Önsöz
Padişah II. Mahmut zamanında başlayan, ıslahat ve Tanzimat fermanlarıyla gelişen Osmanlı modernitesinin getirdiği üst yapı kurumlarının ihtiyacı olan bürokrat kadroların yetiştirilmesi için okullar açılmıştı. Avrupa’dan örneklenen yeni bürokraside vali mutasarrıf kaymakam nüfus memuru mal müdürü gibi makamlarda hizmet edecek eğitimli gençlerin yetişmesi gerekiyordu. Hukuk ve Mülkiye mektepleri bu makamlar için eğitimli personel yetiştirmek üzere açılmıştı. Bu gelişme içtimai, siyasi ve iktisadi konularda fikir ve görüş sahibi olmak isteyen zümrelerde çocuklarını okutmak isteği uyandırdı.
Bu genel toplumsal eğilimin bir sonucu olarak gerek Payitaht İstanbul’da gerekse taşrada daha önceleri devlet hizmetinde bulunmuş âyan ya mahalli hanedan aileleri erkek evlatlarından hiç olmasa birinin yüksek tahsil görerek devlete intisap etmesi için büyük heves ve halis niyet taşıyorlardı. Siyasi çalkantıların beklendiği ve daha önce görülmemiş ölçekte değişim ve yeniliğin öngörüldüğü toplumda ne olur ne olmaz devlette bir elimiz bulunsun düşüncesinin bilinç altında belki de atide (gelecekte) olabilecek toplumsal sarsıntılara karşı gerektiğinde devlete sığınma imkânı veya bir gizli güven ve teminat arama ihtiyacı vardı.
Taşrada yaşayan ailelerin İstanbul’da çocuk okutması bir hayli masraflı olmakla maddi fedakârlık gerektiren bir işti. Haznedarzâde ailesi de Osmanlı ülkelerinde devlete sadakat, hizmet ve varlık itibariyle kendi emsali olan ailelerdeki bu genel anlayışa ve teamüle uyarak ailedeki çocuklar arasında küçük yaştan beri çalışkanlığı ahlâkı ve zekâsıyla temayüz etmiş okumaya meraklı yetenekli gençlerden Mehmet Bahaettin ve Mahmut Mazhar adında 18 yaşında iki genci bir Eylül günü Ordu iskelesinden vapura bindirerek İstanbul’a uğurladılar. Bu tercih ailenin eğitim pratiğinde tarihi bir değişim ve örnek bir adımdı.
Fotoğraf: Hazinedar Mahmut Mazhar Bey’in torunu Osman Mazhar KADEMOĞLU
Mülkiye Mektebi’ne kaydolan Mahmut Mazhar 18 yaşına rağmen ancak münevverlerin harcı sayılacak yüksek mevzulara ilgi duyan, zor meselelerde akıl danışılan, fikrine itibar ve itimad edilen bir gençti. Kendisini her daim saygı gösteren önünde eğilip selam duran önünü ilikleyip ayağa kalkan reayaya (köylülere) onlardan biriymiş gibi hatırnaz eşit ve hakşinas davranır kâhyaları, toprak çalışanlarını, oduncu, kömürcü, sucu ve diğer kapı uşaklarını çobanları, at uşaklarını, seyisleri emanetullah (Allah’ın emaneti) sayar onlara herkesten çok alâka ve muhabbet gösterirdi. Böyle bir huyun hele de genç beyzadelerde görüldüğü pek azdı. Aksine beyzadeler delikanlılık çağının hırçınlığıyla ve her isteğinin yerine getirileceğinden emin olmanın kibriyle uşaklara nefes aldırmaz göz açtırmazdı. Eğer ki gün gelir de (Osmanlı memleketlerinde beylerle reaya arasında eşitlik ancak Mahmut Mazhar gibi hakşinas, hoşgörü sahibi, muasır medeni insanların çoğalması ve devlet idaresinde söz sahibi olmasıyla mümkün olabilirdi.
Canik’ten Trabzon’a kadar geniş coğrafyada yaklaşık 200 yıl devlet hizmetinde bulunmuş Haznedarzâde ailesinin Bolaman kolundan Osman beyle Şıhmanoğlu Fatma hanımdan doğan Mahmut Mazhar’ın aldığı eğitim neydi, yaptığı kamu hizmetleri nelerdi? Bir yanda kamu görevi yaparken bir yanda tarım ticaret madencilik ve tuğla kiremit sanayiinde faaliyet gösteren Mahmut Mazhar çocukluğundan beri okumaya ve kitaplara meraklıydı. Bu bilgiye susamış ruhsal yapının eseri olarak yetişen Mahmut Mazhar beyin tam bir entellektüel ve vicdan sahibi birey olarak yaşadığı bize kalan mektuplarından ve siyasi içerikli yazılarından anlaşılıyor. Hayatının son döneminde kuvay-ı milliyeden ve müdafaa-yı hukuktan yana duruşu dikkati çeken Mahmut beyin siyasi ve sosyal kişiliğini, yaşadığı tarihi dönemeçte içinde yer aldığı siyasi olaylarla ilişkisini, İmparatorluğun bekâsı için yapılan modernist atılımların toplumdaki yansımalarını, devletle iltisaklı ailelerin değişime bakışını ve bu ailelerden seçilen bir gencin kaderini çizen olaylar kendisinden kalan belgelerle örneklenerek bu yazıda ele alınıyor.
19. Yüzyılın son çeyreğinden 20 yüzyılın ilk çeyreğine uzanan Türk milleti için çok önemli bir dönemden belgeler içeren bu yazıyı hazırlayarak kamuya duyuran sayın Selçuk Şen’e binlerce şükran ve teşekkürle… Mazhar Osman KADEMOĞLU
. . . . . . . . . .
Başlamadan evvel: Bu çalışma içeriğini oluşturan belgeler Hazinedar Mahmut Mazhar Bey’den torunlarına intikal eden, envanter bütünlüğünü korumuş şahsi arşivinden seçilmiştir. Mazhar Bey’in sağlığında iken bir sandık içerisinde muhafaza etmiş olduğu bu belgeler önce oğlu Beşir Fuat Bey’e, ardından da kızı Şerefnur Kademoğlu’nun oğlu Mahmut Rıfat Bey’e intikal etmiştir. Arşiv de dikkat eden bir husus vardır ki o da şudur; merhum Mahmut Mazhar Bey, yazmış olduğu tüm evrakları iki nüsha halinde kaleme almıştır.
Mahmut Mazhar kimdir?
1867 yılında Hazinerdarzade Osman Bey ve Şıhmanzadelerden (Ordu - Gölköy) Fatma Hanım’ın çocuğu olarak dünyaya geldi.
Belge: Hazinedarzade şeceresi ve soy ağacı.
Aile tarafından tutulan şecerede, Süleyman Behram Bey, Mehmet Emin Bey, Ali Bey (1784-1835), Mehmet Emin Bey ve babası Osman Bey; Hazinedarzade soyu şeceresindeki sıralı büyükleridir.
Arşiv evraklarının incelenmesinden anlaşıldığı üzere babası Hazinedar Osman Bey ile amcaları: Hazinedar Ali ve Hazinedar İbrahim Bey’ler dönemin Trabzon Valisi Sırrı Bey tarafından 12 Eylül 1880 (7 Şevval 297-31 Ağustos sene 291) tarihinde Sultan Abdülhamit Han’a gönderilen “Canik Sancağından başka diğer livalardaki kıdem, haysiyet, emlak ve servetçe mümtaz olanların isim ve şöhretleri ve vilayet dâhilinde vuku bulan cinayetlerin yıllarıyla suçluların isim ve şöhretleri” konulu evrakta Ordu Kazasının: kıdem, haysiyet, emlak ve servetçe mümtaz olanlar arasında gösterilmektedirler (BOA Fon Kodu: Y.PRK. UM. Dosya No: 2, Gömlek No: 40).
Osman ve Fatma çiftinin sekiz çocuğu olduğu bilinmektedir. Sakine, Refika, Belkıs, Afet ve Tuti adlarındaki beş kız çocukları küçük yaşta hatta kimi iki-üç aylık iken vefat etmiştir. Mahmut Mazhar Bey’in hayatta kalan iki kardeşinden biri; ağabeyi Mehmet Emin Bey ve diğeri kız kardeşi Ziyneti Hanım’dır.
Üçkardeş: Mehmet Emin Bey(1), Mahmut Mazhar Bey(2) ve Ziyneti Hanım (3)
Belge: Hazinedar Mahmut Mazhar Bey’in nüfus tezkiresi.
DEVAMI YARIN
Yorum yazarak Ordu Hayat Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Hayat hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Hayat editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Hayat değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Hayat Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Hayat hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Hayat editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Hayat değil haberi geçen ajanstır.