İstanbul’daki Ordu Günleri, bir tanıtımdan çok özellikle belediyelerin üzerinde bir yük haline gelmiş. Bakıyorsunuz, 2 km. yol yapamayan belediyeler bile İstanbul’da stant kurmuş, gidiş-geliş ve buradaki ağırlama ve konaklama giderleri olarak yüzbinlerce lira para harcıyor.
Bunun artık bir ticarete dönüştüğünü de yine her zamanki gibi bize Ordu Büyükşehir Belediyesi gösteriyor. Bir tarafta tanıtım yapıyorlar, diğer tarafta da hiçbir akademik kaydı olmamasına rağmen adına “kentsel dönüşüm” uzmanı diyen birinin başında olduğu ORKENT şirketi ile ruhsatı bile olmayan işyeri, daire satışı yapıyorlar.
Doğal olarak da fuarı gezenler de; “ Altınordu’nun imarını demek ki kendileri inşaat yapıp daire satmak için durdurmuşlar” yorumu yaptılar.
…………………………
2019 yılı seçimleri sırasında 552 vaat açıklayan Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in bu vaatlerinden bir önemlisi de Çarşamba Pazarı ile ilgili projesiydi. Önce bir proje hazırlandı, 2020 yılının parasıyla 300 bin lira ödendi. Sonra ikincisi. Sonra Çevre Şehircilik Bakanlığı el koydu, bir proje de onlar hazırladı.
Hiç birisi olmadı.
Sil baştan buradaki Pazar, Çarşamba günleri geri döndü. Diğer günler de malum şehirde otopark sıkıntısı var, civar esnaf arabasını park etmeye başladı. Sokak araları da biraz rahatladı.
Büyükşehir Belediyesi durur mu?
Paranın kokusunu aldılar. Hemen bir diğer ticari iştiraklerinden ORBEL, bir büfe, bir kasa, bir de eleman koydu, girenden-çıkandan para almaya başladı.
Sonra gazetemizde çıkan haber birilerini harekete geçirdi ve uyardılar. Ortada tahsis yok, izin yok, resmi bir otopark yok ama para kesen bir resmi kurum var.
Haraç gibi.
Hal böyle olduğunda insanın aklına Deli Dumrul hikayesi geliyor.
Hani Deli Dumrul, bir derenin üzerine bir köprü yaptırıp geçenden 33 akçe, geçmeyenden ise döve döve 40 akçe alırdı ya o hesap olmuş!
…………………………
Adaletsizliğin, keyfiyetin, idare gücünü vatandaş aleyhine kullanmanın türlü türlü yolları var.
Adaletsizlik diyince de Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Yargıtay arasında Can Atalay kararı sonrası başlayan krizde gündemdeki yerini koruyor.
Şöyle tüm bu hukuksuzlukları özetleyen bir “hükümdarın ilacı” hikayesi ile nokta koyalım.
Zamanın birinde ülkenin hükümdarı tedavisi bulunamayan dertlere düşer. Hekimlerden bir tanesi eşkalini verdiği çocuğun kanını içtiğinde iyileşeceğini söyler hükümdara. Hükümdar derhal aratır, buldurur çocuğu. Hâkim çocuğa başına gelecekleri anlatıp kararı ilettiğinde çocukcağız gülmeye başlar. Sorarlar neden güldüğünü.
“Benim hakkımı koruması gereken hükümdar kanımı içmeye karar vermiş. Beni koruması gereken babam da bu karara rıza göstermiş. Hakkımı müdafaa etmesi gereken hâkim gelmiş bu kararı bana iletiyor. Ben gülmeyim de ne yapayım” cevabını vermiş.
Yorum yazarak Ordu Hayat Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Hayat hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Hayat editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Hayat değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ordu Hayat Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ordu Hayat hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ordu Hayat editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ordu Hayat değil haberi geçen ajanstır.